Bugün Internet Computer Protocol blok zincirini tanıyıp Hello World örneğiyle bu merkeziyetsiz geliştirme ortamına ilk adımımızı...
#Değerlendirme 4 Aralık 2015
Kemal İKİZOĞLUMerhaba arkadaşlar..
Bu değerlendirme yazımda yakın zamanımı inceleyip hangi konuda başarı sağladığımı,zihnimi kurcalayan düşünceleri ve geleceğimi şekillendirmeye çalıştım. Bakalım neler olmuş, neler yaşanmış.
Kişisel olarak belli dönemlerde kendime “Ben neler yaptım,ne kadar hedeflerime yaklaştım,daha önümde neler var ve ne yapmaya başlamalıyım?” sorularını yönelterek öz değerlendirme yapmayı seven ve bunu oto-kontrol haline getirmiş biriyim.
Hayallerinizin peşinden gidip onları adım adım gerçekleştirdiğiniz her an kendinize sorular yöneltip cevaplar alabilirsiniz. Bu cevaplar tatminkar da olabilir, başarıyı pekiştirici de olabilir. Uzun dönem boyunca sorduğum sorulara en güzel yanıtları verdim. Başarı merdivenleri nasıl çıkıldığını,nasıl başarılı olunduğunu çok güzel gördüm. Fakat bir noktaya geldim ki bu beni inanılmaz yıpratmaya başladı.
Herkesin hayatında kendisini yıpratmaya başlayacak konular vardır. Ben, hayata atılacağım,işimi elime alacağım tam o anda bir engele takıldım. Ve bir süredir bu engeli geçemedim. Hayatımdan çok memnunum. Bu zamana kadar attığım adımların mutluluğunu her daim yaşıyorum.Fakat bir engel benim tüm hayatımı durduracak şekilde sıkıntıya sokmaya başladı.
Ben Bilişim Teknolojileri Öğretmeniyim. Bilişim, Teknoloji, Öğretmen. Günümüzde paha biçilemez bir değere sahip 3 önemli öğe. Neden bu üç öğe çok önemlidir? Hepimiz Apple , Samsung , General Mobile marka akıllı telefonlardan en az 1 tanesine sahibiz. Peki bu telefonlara ne kadar para ödüyoruz? En az 1500 – 2000 TL para ödüyoruz. Bu telefonlara neden bu kadar para veriyoruz? Mesajlaşma – Konuşma harici yaptığımız bir şeyin olmadığı durumda milyarlar verip egomuzu mu tatmin ediyoruz? Ya da çevremize zengin mi görünmeye,eksik olmamak için mi yapıyoruz? Ne yapalım böyle istiyorum diyenlere bir şey diyemem. Para konusunda da değilim. Kişisel zevkleri hiçbirimiz tartışamayız. Fakat farkına varmanızı istediğim bir durumdan bahsetmek istiyorum. Facebook, WhatsApp,Instagram,Messenger, Twitter , Drive , Gmail vs gibi yazılımlar neden yeni bir telefon aldığımızda içerisinde kurulu bir şekilde gelmeye başladı? Ya da cihaz alır almaz içerisine olmazsa olmaz gibi bu uygulamaları kurmaya başladık?Bunlar hayatımızı kolaylaştıran yazılımlar olmasının yanında her biri bir başka ülkedeki yazılımcıların,bilişimcilerin yazdıkları yazılımlardır. Kendimize ait üretebildiğimiz bir yazılım bile yok!
Şu an bir düşünün. Cebinizde kullandığınız telefon Android/İOS işletim sistemine sahip. Televizyonunuz eğer yeniyse Tizen işletim sistemine sahip. Devlet dairelerinde kullanılan tüm bilgisayarlar Microsoft Windows XP – Vista – 7 – 8 işletim sistemlerini kullanıyor. Bankalar, atm cihazları,hastaneler,köprü ve otoyollar,mobeseler ve yeni üretilen tüm teknolojik cihazların hepsi bu altyapı üzerinden haberleşiyorlar.Ve bunların birçoğu da bizim üretemediğimiz, üretmeyi de pek düşünmediğimiz yazılım sistemlerin ürünleri… Ülkemizdeki birçok bilişim altyapısında milli değerlere sahip olmayan yazılımlarla işleri yürütmekteyiz. Güvenlik sistemlerimizin neredeyse hepsi milli olmayan altyapıyla desteklenmiş. Yolcu ya da savaş uçaklarımızın yazılımları, gemilerimizin, denizaltılarımızın yazılımları, füzeler ve altyapısında yazılımın olduğu çoğu savunma sistemlerimiz hepsinde yabancı yazılımlar kullanılmaktadır.
Kontrol sistemleri istediğiniz kadar sizde olsun. Yazılım içerisine entegre edilmiş bir satır kod sizin dünyanızı başınıza yıkabilecek değere sahiptir. Ufak bir örnekle daha iyi açıklayalım.Siz bir ürün üretip içerisine kendi ürettiğiniz yazılımınızı koyuyorsunuz. Bu ürünü birçok ülkeye pazarlıyorsunuz.Satın alan ülke bu ürünü kullanıyor. Kontrolü tamamen kendisinde olduğunu hissediyor.Fakat gün gelip de ürünü üreten ülkeye karşı kullanmak istediğinizde elbette bu ürünü harekete geçirmek imkansız olacaktır. Çünkü yazılımın içerisine eklenmiş birkaç satır kod ile o ülke öncelikle kendini güvene almıştır. Hiçbir şekilde ürünü üreten ülkeyi kendi ürünüyle vuramazsınız. Ancak başka bir ülkeden aldığınız ürün ile bunu başarabilirsiniz. Hiçbir ülke kendi ürettiği bir şeyle kendini vurdurmaz,savunmasız bıraktırmaz. Peki şimdi de şunu düşünün. Sahip olduğunuz tüm bilgilerinizi siz yabancı sistemlerin üzerinde açıp yanınızdaki arkadaşınızdan,yakınlarınızdan ,başka şirketlerden,başka ülkelerden kaçırıyorsunuz. Ama milli olmayan yazılımlarla üreten ülkeye %100 ayrıcalık veriyorsunuz.Buna ne demeliyiz? Diyeceksiniz benim gizlim saklım yok. Peki telefonunuza ya da mail adreslerinize neden karmaşık şifreler koyuyorsunuz? Neden telefonunuzun tüm şifrelerini kaldırmıyorsunuz? Kaldıramazsınız tabiki de .. Hırsızlık olaylarına karşı,mesajlarınızı ve maillerinizin gizliliği için, genel gizlilik için hep şifre koymayı tercih edeceksiniz. Hiç kimse kendini kandırmamalıdır.
İşte böyle kendimizle çeliştiğimiz tuhaf durumlar içerisinde biz ne kadar güçlü olsak da aslında öyle değiliz. İnsanın yer yüzünde kendisine en uzak olduğu nokta, kendi sırtıdır aslında.. Biz kendi sırtımızı göremeyiz.Ancak bir ayna yardımıyla görebiliriz. Ülkemizde bir gün/bir ay/bir yıl içerisinde bize ayna olabilecek birçok hadise yaşanmaktadır. Ülkemiz içerisinde yaşanan ufak belirtiler, diğer ülkelerin çalışmaları,dünya üzerindeki gelişmelerle kendi ülkemizin geleceğe yönelik çalışmalarını karşılaştırabiliriz.Farkın ne olacağını çok rahat görebiliriz. Görüyor ve yaşıyoruz da..
Başarılı olmak için daha neler yapabilirim? Daha fazla çalışmalıyım. Ben daha fazla
çalışıyorum.Çalışmayı,çaba gösterip emek vermeyi seviyorum. Bunların karşılığında vicdanım ve zihnim rahat olacaktır. Fakat ben çalışıp başarı kriterlerini sağlayıp da hala başarısız sayılıyorsam çalışmalarımın karşılığını alamıyorsam çalışmanın benim için bir anlamı olmadığını anlarım. Kendinizi kötü hissedersiniz. Öğrenilmiş çaresizlik yaşamanız an meselesidir. 78 puanla atanamayan bir bilişim öğretmeni ve diğer yanda 60 puanla Balıkesir’i tercih eden bir (din kültürü, ingilizce, rehber, matematik, sınıf) öğretmeni. Ben onlardan daha yüksek puan almama rağmen hala bekliyorum. Ülkem gözlerimin önünde erirken,bilişim ve yazılımdan yoksun ülkem geleceğe ayak uyduramadığını gördükçe ben kendimi affedemiyorum. Bir yerden başlamak gerekiyor diyorsunuz. Ücretli öğretmenlik diye işe yaramayan bir düzen var. Kadrolu öğretmen ile aynı işi yaptığınız takdirde siz kadrolu öğretmenin alacağı paranın üçte birini alıyorsunuz ve hiçbir hakkınız yok. Siz okulda çocuklara ders anlatsanız da anlatmasanız da bunu denetleyen, kontrol eden bir birim yok. Çocuklara belki de oyun oynatmaktan başka bir iş yaptırmayan bir öğretmen de bu dersi veriyor. Sabahtan akşama ders anlatıp çocukların geleceği için öğrenmeleri gereken bilgileri verseniz de dersi vermiş oluyor. Bir yıllık planınız var. Ve o yıllık planı zamanına göre işlemeniz gerekiyor.Derse giren öğretmen o branşın uzmanı/öğretmeni olmalı ve o branşta kendini geliştirip en iyisi olmalıdır. Ben bu şekilde düşünüyorum. Ne yazık ki durum biraz biraz değişmeye başladı. 30 Bin öğretmen ataması şubat ayında yapılacak. Haber sitelerinde bu haberleri sıkça görürsünüz.Eğer bir yakınınız öğretmense ve atanamadıysa bu durumu çok iyi bilirsiniz. Atamalarda büyük pay Sınıf Öğretmenliği, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği, Rehberlik , Matematik Öğretmenliğine ayrılmış. Hemde az değil! 30 bin kadronun 10-15 bini bu gözde branşlara ayrılmış. Geriye 15 bin kalıyorsa bu sayıyı da 100 branşa bölüyorsunuz. Örnek bir tahmin tablosu yayınlamak istiyorum.
2016 ŞUBAT AYINDA YAPILACAK 30 BİN ÖĞRETMEN ATAMALARI İÇİN BRANŞ BRANŞ KONTENJAN TAHMİNİMİZ…
1) SINIF ÖĞRETMENLİĞİ 4000-4200
2) İNGİLİZCE 3700-3900
3) DİN KÜLTÜRÜ 3500-3600
4) REHBERLİK 1800-2000
5) İLKÖĞRETİM MATEMATİK 1600-1900
6) TÜRKÇE 1500-1800
7) OKUL ÖNCESİ ÖĞRT. 1300-1700
8) FEN BİLİMLERİ 1000-1200
9) MATEMATİK 850-950
10) TÜRK DİLİ VE EDEBİYAT 850-900
11) BEDEN EĞİTİMİ 750-850
12) BİYOLOJİ 650-750
13) SOSYAL BİLGİLER 550-650
14) BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ 350-500
15) KİMYA 350-450
16) ÖZEL EĞİTİM 350-450
17) FİZİK 350-400
18) MÜZİK 260-320
19) GÖRSEL SANATLAR 240-280
20) COĞRAFYA 220-260
21) TARİH 200-300
22) İ.H.L. MESLEK DERSLERİ 170-200
23) ARAPÇA 150-200
24) ALMANCA 100-200
25) FELSEFE 100-150
DİĞER BRANŞLAR: 2500-3000
Burada 2016 Şubat ayı öğretmen ataması için tahmin edilmiş sonuçlar var. Tahminlere baktığımızda pozitif bilimler(matematik,fen,bilişim,fizik,kimya,biyoloji) derslerine ne kadar önem veremediğimizi görüyoruz. Hal böyle iken Bilişim ve Yazılım derslerine verilen önemi de görüyoruz. Şubat için tahminler 30 Binde 500! Yazık, çok yazık! Peki ne yapacağız? Ben bilişim eğitiminin tüm kademede zorunlu ders olmasının geleceği yakalayabilmek adına köklü bir adım olacağını düşünüyorum. Her okulda en az 1 kadrolu bilişim öğretmeni ile tüm branş ve sınıf öğretmenlerine materyal üretiminde,bilişim eğitiminde hem öğrencilere hem de öğretmenlere destek olmaları gerektiğini düşünüyorum.Her kademede bilişim eğitiminin olması da yetmiyor. Şu anki duruma göre birçok sınıf öğretmeni fen bilgisinden, bilişimden, müzik , resimden anlamasına gerek kalmadan bu derslere branş öğretmeni gibi girebiliyorlar. Sınıf öğretmenleri her konuda bilgisi olması onların branşların işini yapabilecek bilgiyi öğrendikleri anlamına gelmez. Her branş özeldir ve büyük öneme sahiptir. O yüzden her öğretmen kendi branşında eğitim vermeli,kendi dersleri dışında başka branş derslerine girmemelidir. Para kazanmak kolay.Ama eğitimde para kazanmak için başka dersleri de alıp ders saatini arttırarak fazla para almak hak yemekten başka bir şey değildir. Zorunlu olarak ders alan öğretmenlerime diyecek bir sözüm yok ama bunun dışında müdürlerimizin dağıtması ve öğretmenlerimizin bu dersi direk kabul etmelerini hiç hoş görmüyorum.Lütfen buna özen göstermeliyiz.
Yıllardır müzik eğitimi,beden eğitimi,resim eğitimi alıyoruz. Neden ülkemizde hala iyi ressam diyebileceğimiz kişiler göremiyoruz? Atletizmde neden kendi ülkemizin vatandaşı yarışmıyor da dışarıdan birini bulup yarıştırıyoruz? Yarıştırıyoruz ama neden başarılı olamıyoruz? Neden hiçbirimiz en az bir enstrüman çalamıyoruz? Normalde diğer ülkelerde haftanın bir günü evde aile üyeleri toplanıp en az bir enstrüman eşliğinde müzik saati yapıyorlar. Onlar en az bir enstrüman çalarken biz daha flütü bile çalamıyoruz. Neden sanat eğitiminde geri kaldık? Geçmişinin köklü olduğu ebru sanatını neden kimse bilmiyor,tabloların milyon dolarlara satıldığı başka ülkelerde neden biz şu cümleyi kuruyoruz : “Bunlar geri zekalı milyon dolar verip de tablo mu alınır? , Bunlar akıllarını peynir ekmekle yemişler. vb.”
Biz böyle düşünüyoruz ama onlar parasını tablolara acımadan yatırıyorlar. Bir kendimize bakmalıyız. Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilmek istiyoruz. Nedir peki çağdaş uygarlık ? Şu anda kendinize sorun. Çağdaş uygar olmuş hangi ülkeler var ? Aklınıza direk Amerika gelecek. Almanya gelecek. Japonya gelecek. Çin gelecek. Şu anda Amerikan borsası tamamen Çin’e endeksli. Koca Amerika borsası Çin’de olacak durumlara göre hareket ediyor. Ne kadar tuhaf değil mi ? Peki o ülkede ne oldu da bunlar gerçekleşti. Siyasi ya da herhangi boyutunu bırakın. Bilim ve Teknoloji olmazsa o ülkeler bugün ayakta kalabilir mi ? Ben kalacağını hiç düşünmüyorum. Siz düşünüyorsanız biraz kitap okuyup, dünyada olup bitenleri tarafsızca analiz edip objektif şekilde köşe yazarlarını takip edebilirsiniz. Birkaç gün sonra ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Anlattığım gibi gelecekten umutluyum.Ülkemin geleceği için elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum. Bunun için yılmamalıyım. Sabretmeliyim. Ve kendimi gelişmelere yeniliklere hep açık tutmalıyım. Saatler geçiyor, yıllar eriyor. Eğitimde bilginin 24 saatten daha az bir sürede güncellendiği bu zaman diliminde bilişim konusunda ne kadar sürede bilginin güncellendiğini ve yayıldığını görebilmek için sosyal ağlara göz atabilirsiniz. En hızlı bilginin Facebook, Twitter, Whatsapp üzerinden yayıldığını görebilirsiniz. Şey… Bu sosyal ağlar kimin? Onları da bir başkaları yapmış. Türk yapımı olmadığı kesin.
Bir başka yazımızda görüşmek dileğiyle…
Son Yorumlar..