Bugün Internet Computer Protocol blok zincirini tanıyıp Hello World örneğiyle bu merkeziyetsiz geliştirme ortamına ilk adımımızı...
Stresten Uzaklardayız.. :)
Kemal İKİZOĞLUKısmetmiş tatilde size memleketimden rahat bir şekilde, pozitif enerjimi yansıtarak birşeyler aktarabilmek ..
Şu an o kadar rahat ve enerjimi toplamış durumdayım ki hiç en az 4 ay sıkılmadan çalışabilirim 🙂
– – – –
Bu tatil planlarından önceki 2 gün içerisinde değişim başladı.. Kitap okumayı sevmem ama elimden kitap düşürmez oldum.. Hayatımda o kadar otobüs yolculuğu yaptım .Asla gazete , dergi ya da herhangi bir yazı okumayan ben , bu sefer yolda gelirken 200 sayfalık kitabı bitirdim.. Şaşıyorum kendime..
İlk ingilizce kur bitiminden sonra aradaki boşlukta hemen bir tatil (aslında yaptığıma kafa tatili diyorlar) yapmak istiyordum.Nitekim de yaptım.. Kendime 4-5 günlük tatil ayarladım.
Neredeyse ” biricik daiimla ” 1,5 aydır bu günün planlarını yapıyorduk 🙂 Öyle değil mi daii ? :))
Biletimi 8 – 9 saat erkene aldırdım.Memleketime geldiğim günün ertesi köyümüzdeki dağ evine yola çıktık.. İsterseniz size orası hakkında biraz tasvirde bulunabilirim..
Hani herkesin söyle bir hayali vardır.. Bu şehir yaşamından uzaklaşayım. Radyasyon , araç sesi olmayan , kuş seslerinin cıvıl cıvıl ötüştüğü , kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği , temiz bir oksijen kaynağı bir yerde .. Herşey doğal ve yürüyüş yaparak bütün üzerinizdeki negatif enerjiyi pozitife çevirebildiğiniz, kafanızdaki tüm olumsuz düşünceleri atabileceğiniz ve o an sanki bambaşka yerde olduğunuzu hissedeceğiniz bir yer orası..
Aslında elektriğin sadece depolayabileceğiniz şarj süresi kadar mevcut olan bir yer.. Eskilere dönebileceğiniz bir yer..
İlk gün tüm şarjım bitti.. 🙂 Çünkü telefonum ile sürekli fotoğraf çekiyordum.Ve o kadar çok güzel fotoğraf çekmeye değer yerler vardı ki..
Koyun ağıllarının bulunduğu bir yerdeydik.. Yeni kuzular doğuyor , önceden doğanların ve annelerinin sesleri tam bir senfoni oluşturuyordu.
İlk gün yürüyüş yaptıktan sonra biraz birşeyler atıştırdık.. Sonra kuzularla ilgilenmeye başladık. Onları biberon ile besledik. O kadar zevkli birşey ki bu sanırım her insanın tatması gereken bir duygu.. Öyle birşey ki doğuş zamanları farklı olduğu için farklı çeşitte kuzular vardı.. Dün doğan – 15 günlük olanlar ve 1- 2 ayını doldurmuş olanlar . En çokta o 1-2 ayını doldurmuş olanlara bayılıyorum.Ağıla ilk önce annelerini aldık.Sonra en küçük kuzulara sahip olanları seçtik.Farklı bir yere götürdük.Sonra bir üst grup için , sonrakini götürmemize gerek kalmadı çünkü sayıca üstün oldukları için onları meydanda bıraktık 🙂 Ve Kuzuların kapısını açtığımızda her biri o karmaşanın içinde annesini rahatlıkla bulup emmeye başladılar vakit kaybetmeden.. Birini yakalamak istedim kaçtı ve kuzu hiç zaman kaybetmek istemiyor hemen annesini emmeye başlıyor yine..
Hava o kadar güzeldi ki sanki bir bahar havasını taşınmıştı o güne.. Güneşli , insanı üşütmeyecek derecede ılıktı.. Koyunlar olur da bunların koruyucusu köpekler olmaz mı ?
Hüseyin abim yeni kangal yavrusu almış.Adı Ali.. Gittiğimde yabancıyı gördüğü için havlamaya başladı.. Sonra sahibini görünce sustu.. Biraz yakınlaşmak istedim. Yawru olduğu için aklı fikri oyunda.. Ona pati vermesini öğrettim.Elini ver dediğimde patisini uzatıyordu.Ama hangisini istediğimi bilmediği için rastgele veriyordu. Bazen de vermiyor arkasını dönüp gidiyordu 🙂 İsyana mı getirmiştim ne .. 😀 Koyunlar ağıldan çıkarken kapının başına durup hepsine havlıyordu.Elini uzatmayı öğrenttim.Koyunlara elini uzatmaya başladı.Kuzular buna mee lemeye başladığında ise bağıra bağıra koşturuyordu onları .. Bu kadar çabuk öğrenen köpeği çok sevmiştim.
İşlerimizi bitirdikten sonra içimden buraya gelinir bu güzel yerde kitap okunmaz mı diye kendimi harekete geçirdim.. Bir pencerenin kenarına yerleştim. Elime kitabımı aldım.Söyle hafif bir pencereden baktım. Doğanın yeşilliği içerisinde , yol üzerinden birkaç arabanın geçtiğini gördüm.Kuşların uçuşu , akşamüstünün verdiği tatlı bir esinti ile ağaç dallarının bana ıslık çalarak eşlik etmesi bana daha da huzur ve sakinlik verdi.. Birden içimi çektim.. Telefona sarıldım ama şarjım bitmişti birkere..
Yavaştan karanlık çokmeye başlamıştı .. Tüp ile çalışan lüks lambamızı yaktık.. Ve lambanın eşliğinde satırlarımı okumaya başladım.. Aradan 15 – 20 dakika geçtikten sonra biraz karnımın acıktığını hissettim..
Akşam için birşeyler hazırlamalıydık.. Biz oraya gittiğimizde “Sütlü Çorba” diye tabir ettiğimiz Hüseyin abimin yaptığı special bir corbamızı hemen ona yaptırırız..Dayımla birlikte onu bitirmeye çalışırız.O kadar lezzetli o kadar güzel ki çorbanın nasıl bittiğini bile anlamıyorsunuz.. Son gittiğimizde bize bayağı hazırladı , hepsini bitiremedik ; zebil olmasın diye kedilere,köpeklere verdik ..
Hüseyin Abim bu yerin sahibi ..Ve yıllardır koyunculukla uğraşmakta. Ben her sene buraya dayko ile gelmeye çalışırız.. Ve öyle tatlı iki gün geçiririz ki üzerimizdeki bütün stresi burada bırakıp tekrar geri döneriz..
Neyse ki gezimizin sonuna gelmiştik.. Ayrılma vaktiydi.. Bir sonraki sefere nasıl ve nerede olacağımızı bilmiyoruz.. Ama ilk fırsatta yine bahar kaçamağı yapmak istiyorum.. 🙂
Hayatımdan Anılar..
Kısa Görüntüler :
..
Son Yorumlar..