Teknoloji ve Hayata dair günceler

Son Yazılar


Kategoriler


Son Yorumlar..


Her Yıl Yeni Heyecan | Büyük Tecrübem..

Kemal İKİZOĞLUKemal İKİZOĞLU

Merhaba arkadaşlar..

Öncelikle bugün yazacaklarımda biraz farklılık yapıp bir şarkı paylaşarak anlatacaklarıma başlamak istiyorum..

[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=TXJpgqhWvNY[/youtube]

İkinci yılların ilk başlarında yaptıklarım ile değerlendirmelerimi yazmıştım..Yazmak için pek zaman bulamasam da birşeylerden bahsetmeye gayret gösteriyordum..

Birşeyler farkettim. Oda geçen sene tam bu zamanlarda (11 Ekim 2011) tarihinde bir değerlendirme yazısı yazmış olmam.. Bu tarihleri hiç aksatmıyorum , gelenek haline getirmeye başladım sanırım 🙂 Yazımı okumak için tıklayınız.. 

Ev hayatından , temizliğinden biraz bahsetmişim.. Benim için güzel bir tecrübe oldu kısa sürse de ev hayatı.. Ve hayatımda ilk kez bu kadar hummalı gecen temizlik serüveni oldu.. Bazen ufak ufak başlanan nazlara , bazen ise sabahlara kadar süren muhabbetlere.. Sonucta rahat bir ortam ve kimse size karışmıyor(!) , demek isterdim ama yan apartmandaki bir abimiz bunu bize hissettiriyordu biz hissetmemeye çalışsak bile 🙂

Ben daha önce böylesi gibi birşey görmedim.. Bir insanın zevkten viski içtiğini ve güzel bir şekilde uyuduğunu ilk kez  gördüm. Bir tane ve ilçede tek  ganyan bayisi vardı.. Veli Efendi’de en az bir tane yarış atı vardı.. Arada gider gelirdi.. Birkaç tane apartmanı varmış. Bizim yan apartmanı alacakken arada tartışma çıkmış sanırım. Almaktan vazgeçmiş , ama morallerini çok bozuyor ; alabilir her an 🙂

Duvarların çok hassas olmasına anlam vermiş değilim. Salonda ne konuşuyorsak yan dairedekiler bizi oturduğu yerden dinliyordu.. Biz de onları arada dinliyorduk öyle ev sessizliğe büründüğüne.. Zaten sık sık sessizliğe bürünürdü ev bizim..

Ufak bir odam vardı.Ufaktı ama içi çok sadeydi.. Bazen dağıtırdım.Dağıtıp gitsem de mutlaka başarılı bir şekilde toplardım.Beyaz renkte duvarları ufak dik uzun bir penceresi vardı.. Pencerenin üzerine bir ceviz ağacının dalları uzanırdı.Cevizler olgunlaştığında elimi uzatıp taze , dalından cevizi koparmak gibisi var mı hiç 🙂 Lambaya oda arkadaşım japon feneri adında balonlardan almıştı.. Turuncu renkte idi.. Odanın ışığı ise o meşhur ampullerdendi.. Sarı ışık verenlerden 🙂

 

Bazen ise yatağımın üzerinde çalışırdım.Evde 2 – 3 tane masa vardı. En fazla 1 tanesinde çalışılırdı ama ben yatağımın üzerinde çalışırdım..Her zaman bana kızarlardı , “Git kendine bir masa al diye..” ama ben istememiştim hiç.. Boşta duran bir masayı kullanmak yerine , ihtiyaç olmayan bir durumda ne gerek olacağını geçiriyordum içimden..

Bir insanın verimli bir şekilde çalışması için ilk önce kendi isteklerini kendi yerine getirmeli.. Bazılarına göre farklı olabilir ama benim için öyle olsa gerek.. Çünkü kendim yaptığımda ancak birşeyler yaptığımı , başardığımı hissediyorum.. Yapacağınız iş belkide başkalarına karşı , başkalarının gözünde boş iş olsa bile onu siz yapmak istediyseniz yapın.. Kim ne derse desin.. Çünkü siz kendinizden sorumlusunuz ve eğer birşeyleri başarmak istiyorsanız onları halletmeden gönül rahatlığıyla bir sonraki adıma geçemezsiniz.. Geçemezsiniz değil.. Geçebilirsiniz ama içinizde ukte kalır hep.. Hiçkimse böyle bir ukte bırakmaz istemez hayatında..

Odamda pek vakit geçirmezdim.. Bazen pazar günleri tüm günümü odamdan ayrılmadan geçirirdim.. Bilhassa vize ve finallerde daha farklı olurdu odanın keyfi.. Yazıp , çizip , ezber yapmanın tadı bir başkaydı.. En son Lise 1 de aldığım fen bilgisi derslerinden sonra üniversite 2. sınıfta fizik dersi aldım..

Bu arada aslında yeni birşeyi daha anlamış oldum. Vizeye son gece çalışmak kadar eğlenceli ve bir o kadar da riskli bir performans yok.. Matematik II vizem ya da finalim .. Artık orasını hatırlayamıyorum 🙂 Ama büyük ihtimal finaldi.. O günün akşam saatlerinde biraz uykudan sonra yemeğimizi yedik ve üzerine biraz rahat şehir turu yaptık..Sokaklar bomboştu.. Kafelerde nadir öğrenci gruplarına rastlıyorduk.. Notlarımızın hepsi tam ve elimizdeydi.. Saat 9-10 a doğru evimize gelip çalışmaya başladık.. Bu arada da yavaştan uyku yine bastırmaya başlamıştı.Biz tedbirliyiz uyumayız diyoruz ama sürekli nescafe tüketiyoruz.. O günden sonra nescafeyi sürekli tüketir oldum.. En son çalışırken artık herşey birbirine karışmaya başladı.. Saatler ilerlemeye başladı.. 12 – 1 – 2 , 2:30 oldu.. Dayanamayıp divanın ucuna başımı yasladım.Sınavım 9 ya da 10 da olması gerekiyordu.. Farkında olmadan uykuya dalmışım ve kalktığımda saat 6:30 – 7 ye geliyordu. Hemen kalkıp tekrar çalışmaya başladım.Ama artık anlamıyor sadece deftere bakmanın verdiği rahatlığı yaşıyordum.Anlamıyordum.Bildiğim tek şey aklımda kalmış kalıcı bilgilerdi.. Bir de anlık tekrarın verdiği bir bilgiydi.. Bir hafta boyunca sınavlara hazırlandık.. Bu bir gecelik gibi çalışmanın verdiği sıkıntı , rahatlık ve zihin yorgunluğunun hiçbir tanımı yok aslında.. Ama bir üniversite öğrencisinin yaşaması gereken birşey.. 😉

Eve çıkmanın en güzel yanlarından biri de sorumluluğunuzu yerine getirdikten sonra zevkini sürmeye başlamanız.. Ve birde özgürlük sınırları içerisinde uygun davranışlarda bulunmanız.. Sabaha kadar oturup bekleseniz de , balkonda sabahlasanız bile ya da günlerce bilgisayar başında çalışsanız bile size en yakın arkadaşınızın birkaç uyarısından başka kimse rahatsız etmez 🙂 Üniversite hayatı dedikleri ya da anlatılanlar sadece eğlence ve ortamdan başka birçok şeyi de içeriyor.. Sadece bunlar değil..

Sorumluluğunuzun en büyüğü , sizin aklınızda bulunacak en yıkılmaz tabunuz : “oraya okumaya gitmiş olmanız” olmalıdır.. Hedef ve fikirlerinizden şaşmayıp , kişiliğinizden sapmayıp, bildiğiniz doğrular üzerinden başarılı bir şekilde ilerlemenizdir.. ELbette eğlence , ortam ya da herhangi şeyler olacak.. Hepsinin sırası ve yeri olduğu gibi.. Eğer siz eve çıktıysanız kendizi ince bir çizgi üzerinde yürüdüğünüzü de bilmeniz gerekir.. Kendinizi eğer fazla kaptırırsanız eğitim hayatınıza sebep olacak durumlarla karşılaşabilme ihtimaliniz çok yüksek.. Bu size simdiden basit gibi görünse de bir ya da iki ders sizi en az yarım dönem , 1 yıl belkide okulu uzatmanıza sebep olabilir.. Sizin güz döneminden dersiniz kalmıştır.Ve krediniz de dersi almaya yetmemiştir. Yaz okulunda açılmamıştır ders.. Siz tamamen sıkıntılarda aranmaya başlarsınız artık.. Yapacak tek şey başınızın çaresine bakmak olacaktır.. Üniversitede kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar.. Hatta gözünün içine baka baka yapıyorlar.. 😉

 

[youtube]http://youtu.be/cmm4guwzpGM[/youtube]

Benim belli kriterlerim vardı.. Onlar üzerinde taviz veremeyeceğim kriterlerimdi.. Ama bazı durumlar için biraz fedakarlık yapıp kendinizden ödün verdiğiniz anda iş orada bitiyor.. Artık hep taviz vermeye başlıyorsunuz.. Bilmediğiniz birşeyler elbette olacak bu hayatta.. Öğrenmeniz gerekiyor.. Çok bilmişlik yapmamak gerek hiçbir zaman.. Ve en önemlisi de “Yiğidi öldür ama hakkını yeme ” demişler.. Hayat tecrübelerimin neredeyse yarısını ev hayatı sayesinde kazandım. Bunları görebilmek ve farkedebilmek kadar güzel birşey yok.. Ve taviz verdikçe her zaman arkasının geleceğini de unutmayın.. Gelen tavizler her zaman yeni baştan başlamaz.. Kaldığı yerden devam eder.. Her zaman artarak , zarar vererek gelir.. Yıpratarak gelir yıkılmış duygularının karşısına..  Ama yıkılmadan dimdik durduğunda ise bu sefer yıpratılan kendisi olur.. Yıpratamadığı için dayandıramaz kendisine , yediremez hiçbir zaman..

Öğrenci evinde sorumluluğunu getirmeyen gider .. Hayatta da öyle.. Sorumluluğunu yerine getireceksin.Hiçkimse bulunmaz hint kumaşı değildir.. Biri gitti biri geldi.. Kaç milyar insan var bu dünyada.. Senden daha iyileri ve daha kötüleri de var..  Bazen biri gidip biri gelince dengeler de bozulur.. Şey , denge olmayan bir yerde dengeler nasıl bozulsun ki ? 🙂

Evimizde tek eksik olan şey bir garajdı.. Araba garajımız yoktu.. Mikrodalga ve tüm kızartma makinalarımız vardı.. Evimiz o kadar lükstü ki bir öğrenci evi demek için sahit ister.. Yok yoktu.. Hani yeni düğün yapacaklar evi nasıl hazırlarlar , sıfırdan tüm eşyayı düzerler.. Bizimkilerde onların gibiydi.. İkinci el eşya olmalarına karşın hepsi yepyeni görünüyordu.. Ve o kadar eşya eş dost tarafından tanıdıklar vasıtasıyla ucuza kapatılması da bunun güzel tarafıydı.. Bize ve tüm öğrencilere yardım eden yardımsever insanlardan Allah Razı Olsun; kalbinden geçen, dilediği tüm iyilikleri onlara yaşatsın.. Evinizden uzak bir yerdesiniz.. Sadece siz ve arkadaşlarınız var.. Eğer biraz tanıdık bir çevreniz varsa onların yardımıyla her şey çözülüyor.. Bazen bir selam bazen ise bir isim ile her şey çözülebiliniyor..

Okulum bunların yanında iyi kötü devam etti.. Ama ingilizce kursum için aynı şeyi söyleyemem.. Öğrendiğim birçok yeni bilgi olmasına karşı biraz beni bu durumların etkilemesi , faydasını net gördüğüm zamanlarda bile pek mutlu hissetmeme sebep olmadı..

Evde en son 3 kişi kalmıştık .Bir arkadaşı gönderdik.. 4 kişiydik.. Planlarımız o şekilde hazırlandı ve yoluna koyulmuştu.. 3 kişi ilerleyecek ve böyle devam edecektik..

Yaz Okulu terimini sık sık duymuşsunuzdur.. Ben nasıl birşey olduğunu merak ettim ve  canımın da yaz okulunda olmasıyle birlikte bu sene evimin de olmasının yanında yaz okulu serüvenini yaşadım.İki dersimi yükseltmeye aldım.
Öğretim İlke ve Yöntemleri ve Matematik II ..

Öğretim İlke ve Yöntemleri > DC den  BA ya yükselttim.
Matematik II > DD den CC ye yükselttim.

5 Haftalık süren bir yaz okulu serüveni kısa sürede bitti.Aslında  Matematik II dersinin haricinde herşey çok güzeldi.. Öyle bir eğitimci olmaz dedirtecek şekildeydi.. Derste resmen sinir kübü olup çıkıyorsunuz , terketmek istiyorsunuz ama olmuyor işte.. Not al , yaz , soru çöz falan derken sonunda başarılı bir şekilde yaz okulu serüvenimizi bitirdik..
Bu arada öğrenciyi notla puanla sıkıştırmayan Öğretim İlke dersini veren Yusuf hocamın gerçekten de  anlattığı bilgilerin hemen hemen hepsini rahatlıkla anlayabildiğimi de söylemek isterim.. Takdir ediyorum Hocamı.. 🙂

Yaz okulundan sonra ingilizce kursuna devam ettim.. Kur tekrarı yaptım. Yaz okulu bitiminden sonra Ağustos ayını kursa ayırdım.. Ama bazı kaynaklanan sıkıntılardan ötürü yine de söylediğim gibi kurs ne kadar verimli geçerse geçsin problemlerimi aşamayıp, kendimi rahata kavuşturamadığım için bende pek artısı olmadı.Ama bitirdim.Bir üst kura geçtim.. Bu sebebler; basit sebebler yüzünden kendimi az çok yıprattım.. Boş yere olduğunu biliyorum ama daha fazla dayanamazdım.. Açıkçası çok üzüldüm..

Tavsiyeler ve tecrübelerim bana yetersiz geliyordu.Apayrı bir durum ile karşı karşıyayım.Bazen problemi tek başına çözemezsiniz.. Bazende ne kadar tavsiye verseler de siz hiçbirine bağdaştıramazsınız onu.. Burada yapılacak en güzel şey , kendinizi huzurlu ve mutlu hissettiğiniz ortamda olup akıllıca düşünmeniz.. Sadece sizin olduğunuz bir anda .. Kendinizle başbaşa olduğunuz bir noktada .. İlerisini ve yaşadıklarınızı , rahatınızı ve huzurunuzu düşünerek.. Kendinizi nasıl daha hissedeceğinizi hissederek.. Acele kararlar vermeden, uzun uzun düşünerek .. Kendime o kadar şans verdim ki , bilmiyorum bu kaçıncı şans olmuştu artık..

Çok sevdiğim arkadaşım , kardeşim Şenol ile bu durumu konuştuk. Düşündüğüm gibi yanıtlar vermişti , acele etme demişti.. Olanlar ve yaptıklarım karşısında zaten ben çoktan şanslarımı tüketmiştim.Ama birkez daha bir şans verdim.. Nasıl olsa şanslar tükenmiyor hiç..

Yaz okulu bitiminden daha sonra bir arkadaş daha aldık.. Eve başka arkadaş almayacaktık ve böyle devam edecektik.. Ama durum sanıldığı gibi gitmedi.. Ve az çok yaptığımız planımız farklı boyuta ulaşmıştı..

Her seferinde aynı tepki ile karşılaşınca , verdiğim şansı da tüketir oldum.. Üniversiteye geldiğimde belli kriterlerim doğrultusunda , keskin tabularımı da alıp getirmiştim yanımda.. Ben buraya herkes gibi okumaya gelmiştim.. Ve kendimi geliştirmek adına ingilizce kursuna ve farklı kendimi geliştirebileceğim birçok şey ile ilgilenmeye başlamıştım.

Bahsettiğim gibi evimiz çok rahattı.2. sınıftan sonra ileride 2 yıl daha vardı ve o ev ile tüm okulu bitirebilirdik.. Evde yok yoktu.. Zaman geçirmek için güzel şeyler vardı.Ama ben rahat değildim.Huzurlu ve mutlu değildim.. Hep bir karmaşalar içerisinde günlerimi tamamladım.Ev çok rahattı , haddinden fazla.. Ama ben değildim.Orada öğrendim ki ne kadar lüks yaşanırsa yaşansın, ne kadar her şey düzenli titiz olunursa olunsun, dört dörtlük bir ev hayatı olursa olsun .. Kişi kendisi rahat değilse , huzurlu değilse bunların hiçbirinin bir anlamı olmaz.. Ne paranın , ne şanın ne şöhretin..

Ev hukukuna davranışlarım uygun değildi.. Birçok anlatılanlara göre anlıyordum.Öyle öngürüldü.. Ve bana kararımın , şansımın son noktasına geldiğimi tek bir cümle anlatmaya yetti..
Konuşmaların arasında ” İlla evden gitmek istiyorsun” diye bir cümle duyduğumda her şey o an bitmişti benim için..

Ve bende hiç düşünmeden ayrılma kararı aldım.. Bundan  sonrasında uzatmanın anlamı da yoktu.. Eşyalarımı toparlayıp iki üç güne kadar kursumu bitirip evden ayrıldım.İlk yolculuğum memleketim oldu..

Şimdi özel bir yurda yerleştim.İki kişilik odada , kendimi huzurlu , mutlu ve rahat hissediyorum. Evet ev ortamına benzemiyor , evin rahatlığını vermiyor .. İçinizden birçok farklı yorum yapabilirsiniz.. Ama öncelikle yaşamanız gerekiyor, o psikolojiyi tatmanız gerekiyor.. Bunu yaşamayan insan anlayamaz. Ama ben rahatım , zihnim rahat .. Kendimi daha iyi hissediyorum..

Kendimi daha iyi hissetmemi sağlayan ve benim her zaman yanımda olan ailem ve birtanem.. Beni dünyanın en şanslı erkeği, en şanslı insanı yapıyor 🙂

Dostumla görüşürüyoruz her zaman.. Hayat devam ediyor kaldığı yerden.. Onunla başarılı işlere adım attık.. =) Seviyorum Kardeşimi ..

Bu arada bu okuduklarınız geçen sene tam bu zamanlarda yaşadıklarımdan sonra gelişen ve ta ki şu birkaç hafta öncesine kadar olan şeylerdi .. Ömür ne kısa.. 1 yıl geçti bile.. 😀

Yaşadığım, yaşattığım ve yaşatılan güzel anılar için.. İyi olan , güzel , hoş olan herşey için.. Tüm haklarımı helal ediyorum..

Eğitim ve teknoloji haberlerini, ilginç ve önemli bilgileri, kendimi geliştirdiğim alanlardaki öğrendiğim tecrübelerimi blogumda paylaşıyorum. Öğrenmekten ve paylaşmaktan zevk alıyorum.İnandığım bir şey var ki istisnalar hariç, hiçbir şey imkansız değildir. Mucizeler için zaman gerekir! Bu benim yaşam felsefem.

Yorumlar 0
İlk yorumu yazmak ister misin?