Yaz Tatili değerlendirmesi..

Herkese merhaba,

Bu yazımda sizlere okulların kapanması sonrasında neler yaptıklarımı ve neden paylaşımlarda bulunmadığımı anlatacağım. Dilerseniz başlayalım.

Haziran ayında okulların kapanmasıyla birlikte çetin geçen bir dönemi gözden geçirdik. Dönemin artısını ve eksisini değerlendirip bir tatil molası vermiştik. Hepimizin derinden yaşadığı koronavirüs tehlikesinden dolayı çalışma düzenlerimizde değişiklikler oldu ve yeni düzenle kaldığımız yerden devam ettirmeye çalıştık. Biz öğretmenler olarak evde çalıştığımız süre boyunca hem derslere girip sonrasında toplantılar yapıp, gelen mailleri yanıtla derken bir yandan da içerik oluşturmaya çalışmak hiç kolay olmamıştı. Aynı zamanda kendimizi geliştirmek adına katıldığımız eğitim ve etkinlikler de o kadar artmıştı ki bize kalmasını istediğimiz o dinlenme zamanını bile eğitimden eğitime harcıyorduk.

Beklediğimiz tatil geldi ama deniz kum güneş diyebileceğimiz bir durumu yoktu. Maske takıp sokağa çıktığınız ilk 10 dakikadan sonra rahatsız olmaya başlıyorsunuz ki bu şekilde yolculuk nasıl olur, nasıl gezilir diye de sorgulamadan edemiyorsunuz. Fakat zihni dağıtmak için bir şeyler yapmamız gerekiyor ki bu yorgun zihni rahatlatmak gerek. Ayrıca dönem boyunca tablet, telefon, bilgisayar üçgeninde dönüp durduğumuz için elektronik cihazlardan da uzak kalmak istiyorsunuz artık .. İşte zihnimin kıvrımlarında köşe kapmaca oynayan düşüncelerim yerinde sakince durmuyordu.

Biz bu tatile başlarken öncelikli olarak zaruri durumların haricinde elektronik cihazları 1 ay boyunca kullanmayacağımıza dair söz verdik. Bir teknoloji diyetine başladık. Gelecek bir mail, gelecek bir whatsapp mesajı, arama, görüşme vs hepsini bir kenara bıraktık. Tabi blog yazısı da yazamayacak olmamın huzursuzluğu içerisindeydim ama yapacak bir şey yoktu. İstanbul’dan da ayrılıp kendimizi 2 haftalık bir toprak, su, bahçe işlerine verdik. Üzerimizdeki enerjiyi deşarj etmenin en iyi yollarından biri toprakla uğraşmaktı. Kalabalıktan uzak kalıp zihni dinlendirmeye birebir gelecek fırsatlar oluşturmaya çalıştık.

Karantina yasaklarının kalkması sonrası insanlar kendilerini bizim gibi evden dışarı atmak istediler. Fiyatların fahiş olmasından dolayı da herkes tatilini açık havayı ve merkezden çok köyleri tercih etmeye; pansiyon ve otelden ziyade çadır & kamping yaparak geçirmeyi düşünmeye başladılar. Mantıklı mıydı, hem de çok! Birçok kişi spor mağazalarında çadır ve ekipman satın alma telaşesine büründü. Ürünler yok satmaya başladı. Kamp alanları oteller gibi dolmaya başlamıştı. Sanırım yakın zamanda kamping alanlarına hiç bu kadar yoğun bir talep görülmemişti.

Ağzımızda maskeyle olsak da açık hava gezilerini kabul ettik ve kısa bir rota oluşturduk kendimize.. Bazen “Şu an nerede olmak isterdiniz?” sorusunu sorarsınız kendinize. Kendi rotamız sonrası bizde “Şimdi nerede olmak isterdik?” sorusunu yanıtlayıp gitmek istediğimiz yerlere gitmeye başladık. Gideceğimiz yerlerin kararlarını hep yolda verdik. Çadırımızı alıp gittiğimiz yerlerde kamp yaptık. En son ne zaman kafanı ekrandan kaldırıp gökyüzüne baktın, en son ne zaman bir yıldız gördün sorusuna verebilecek cevabım var artık =) Şehir hayatından ve teknolojiden uzaklaşıp bu yoğun geçen dönemin yorgunluğunu üzerimizden atmaya çalıştık. Her ne kadar virüs tehlikesi olsa da kaliteli ve keyifli bir tatil geçirdik.

Teknoloji diyeti için verdiğimiz söz üzerinden 1,5 ay geçti. Artık yeni dönemin hazırlıkları içerisindeyiz. İster istemez diyeti bitirmek zorundayız. Okulların online telafi derslerinin yapıldığı şu haftalarda yeni dönem için online derslerin tekrar devam edileceği kararı alındı. Yeni dönem çalışmalarımıza yeni bir heyecan, yeni bir solukla başlayacağız.

Özetle, her ne kadar virüs olsa da tedbirimizi alıp kendimize teknolojiden uzak dinlenme alanı oluşturup içimize bir yolculuk yapabilmeye çalıştık. Bunu yapabilmeyi de başardık.

Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle..
Kendinize iyi bakın.