Merhaba arkadaşlar..
Geçen senenin tatili başlayacağı ana kadar aklımda hep üniversitenin birinci sınıfında karar verdiğim akademisyen olmayı istedim. Amacım sadece akademisyen olmak için istemek değildi. Akademisyen olayım ama ne olursa olur değildi. Teknolojinin eğitime entegrasyonu üzerine araştırmalar yapmak ve bu konular üzerinde geliştirme yapmak istiyordum.Bu durum için kendimi daha 1.sınıftan hazırlamaya başlamıştım. 3. sınıfa kadar bu hayalimi geliştirerek korudum.
Önceki yazdıklarımda okuduğunuz gibi bu yolda gerçekleştirdiğim çalışmalarımı okudunuz. Hızımı hiç düşürmeden bu şekilde hep devam ettim. Dönem bitecek ben hala akademisyenlik konusunda araştırmalarımı ve çalışmalarımı devam ettiriyordum. Ortalamam iyiydi. Önümde hiçbir engel de yoktu. Artık ÖYP programlarını , araştırma görevlisi ilanlarını takip ediyordum.Dönem sonuna doğru kararlarımda bir cayma, bir çekingenlik olmaya başladı. Sanki kurtuluşa erişmek sadece öğretmenlikte , bunu herkes biliyor ama bir ben bilmiyorum gibi bir psikolojik baskıdaymışım gibi hissetmeye başladım. Sınıfımdan , okuldan herkes bir dershaneye yazılmış , herkes indirimlerden faydalanmış , bir ben kalmışım gibi görünüyordu. Ben bunların hiçbirine kulak asmadım ve kendi yolumda ilerlemeye devam etmiştim. Ama sonra fikirleri kulak arkası yapmaktan ziyade tekrar bir değerlendirmeye almak , alternatifler oluşturmak istedim kendime.. Saplanıp kalmaktansa alternatifler oluşturmak daha mantıklı diye düşündüm.. Okulda yapmış olduğum asistanlık boyunca gerçekleşen olumlu olumsuz birçok durumu gördüm ve bunların hepsi de zihnimin bir köşesinden bana göz kırpıyordu..
ÖSS sınavında ilköğretim bilgisayar öğretmeni olmak bana göre değil , ben istemem onu ; benim hedefim daha yüksek dediğim zamanları hatırlıyorum. Kulağımda çınlıyor söylediklerim.. Ama ne olduysa işler değişmeye başladı ve bu mesleğe farklı bir gözle bakmaya başladım. Mesleği küçümseme gibi bir şey söz konusu değil. Sadece biraz daha ileriyi düşünerek mesleğimi icra edecekken alacağım mesleki doyumu düşünüyordum.. Şimdilerde o mesleği elime alabilmek için canla başla savaşıyorum. Her şey uzaktan görüldüğü gibi basit ve ulaşılabilir değilmiş.. Bunu çok iyi anladım..
Okul zamanında çok sevdiğim Orkun kardeşim ile birlikte bir yıl aynı odayı paylaşmıştık. Matematik Öğretmenliği bölümü son sınıf öğrencisiydi ve kpss hazırlanıyordu. Onun her gün çektiği sıkıntıları görebiliyor ve sıkıntısını hafifletebilmek için ona yardımcı olmaya çalışıyordum elimden geldiğince.. Dönemin ortasına doğru gelen bir haberle yıkıldılar. Çünkü ÖSYM her zamanki gibi gollerinden bir tanesini atmıştı. Alan Sınavı diye bir şey çıkarttı ve matematik bölümüne de uygulayacaktı. Bir de hiç işleri yokmuş gibi alan sınavı gibi bir dertle beraberdi.. Gittiği dershane , çalışma stratejisi , kendini iyi hissedebilmesi için yaptığı işler hep iyi bir çizdiği yolun ona yardımcı olacağı etmenleriydi.. Ve ben memlekete geçmeden önce bir yıllık gözlemimin yanında konuşmalarımızda aldığım tavsiyeler benim için paha biçilemez değerdeydi..
Memlekete geçtiğimde aklımda yalnızca şimdi ne olacak , ne yapacağım , ne yapabilirim , ne yapmam gerekiyor , nereden başlamalıyım gibi sorular geliyordu . Ben fikirlerimi netleştirdiğimi düşünürken birden boşluğun içerisinde kalmış gibi hissettim. Kendi kendime dedim ki , şimdi Ales’e çalış , zaten ales sorularını kpssde de soruyorlar. Bu beni motive etti ve zihnimdeki karmaşadan bir an olsun kurtuldum. Yavaştan matematik konularını tekrar etmeye başlamıştım. Ama öyle bir çalışma içerisine girmedim. Günce 3-5 sayfa bakıyor kitabı kapatıyordum. “Tatil olmuş ben ders mi çalışacağım şimdi ? ” diyordum kendi kendime.. Ama bir yandan da arkadaşlarımla konuşurken arada ” Ne yapacağız aga , bu sınav ne olacak ? Dershaneye gidecek miyiz? ” gibi konuşmalar geçmeye başlamıştı.. Hiç araştırmamış , sormamış bir de tatilin sonuna gelirken bu konuşmaları yapıyorduk. Sonra dershane ile ilgili bilgi için dershanelere gitmiş olan arkadaşlarımla irtibata geçtim ve onlardan tavsiyeler almaya başladım. Bulunduğum yerde iki tane dershane vardı. Genellikle bir tanesine yönlendirdiklerini ve onun daha iyi olduğunu gördüm. Düşündüm , ölçtüm biçtim ve o dershaneye okul zamanı uğramayıp memleketten aradım. Arkadaşlarımla beraber konuştuğumuzda grup olarak geleceğimizi ve bize indirim konusunda yardımcı olmalarını istedik. Ama bir şey var ki biz geç kalmıştık ve bunun ceremesini çekiyorduk. Bir kişi de olsa 10 kişi de olsa 1600 TL fiyat verdiler bize.. Biz başladık düşünmeye.. Bu arada tatilde de çalışmayı arada sallıyor , kitaplarım olmadığı için kpss çalışmasına girmiyor ve dinleneyim diyordum..
Bayram , tatil derken Eylül ayı geldi ve okula geçeceğim günlere az kalmıştı. Tatil güzel geçti diye kendimi kandırıp valizlerimi toparlayıp Sakarya’ya geçtim. Sanki bir kuyruk acısını şu an hissetmeye başlamıştım. Sonbahar Ales’e hazırlanmalıydım. Akademisyenlik istiyorsam bu sınava girmeliydim. Bunun bir de YDS sınavı vardı.. Gözüme öyle bir güzel geldi ki öğretmenlik.. 1 aydır aç kalmış insana su verip yemeği de karşıdan göstermeye benziyordu bu iş..
Okulda arkadaşlarımla konuşmalarımda şunu fark ettim. Bazı arkadaşlarım 3. sınıf bittikten sonra ya da öncesinde dershanelerin indirim sınavlarından faydalanmışlar. Erken kayıt fırsatında verilen indirimden faydalanmışlar. Benim ödediğim paranın üçte birini ödediler. Dersleri gidip dinleyerek daha iyi ayrımı kendileri yapmışlar. Kendilerini gitmeden hazırlamışlar. Ve giderken de önceki yılda sınava giren arkadaşlarından kitaplarını almışlar ve yaz boyunca onları gözden geçirip çalışmışlar. Ben bunları duydukça kendimi kötü hissetmeye , çaresiz kalmış gibi bir psikoloji içerisine girmeye başlamıştım. Şu an böyle bir durumda olmak ister miydiniz ? Hani derler ya hayata 3-0 geç başlamış diye.. İşte o tabiri burada kullanmak tam yerinde olacaktır.
Dershane ile görüşmelerimiz sonucunda biz 100 TL indirimle 1500 TL’ye dershaneye yazıldık. Artık her şey biraz daha net gibi.. Ales’e çalışmayı bıraktım.Dershanede çalışmalara , konu anlatımlarına aradan 2 – 3 hafta geçtikten sonra başladılar. Eylülde okullar açıldı ve Ekim 2. haftasında dershaneler eğitime başlamıştı.. Önümüzde bir hedef varsa artık o da öğretmenlik ve buraya giden yol KPSS’den geçiyor.. Her ne kadar önceden yapılmış bir hazırlığımız olmasa da bu aşamayı biraz pahalıya mal olduktan sonra aradaki açığı kapatabiliyorsunuz. Ama ne kadar açığı kapatmaya çalışsak da avantajlı duruma da geçebiliriz. Ama erken kalkan yol alır diye de boşuna dememişler.. Her şey elimizde.. Sizinle beraber kaç milyon kişi bu maratonda koşmaya başlayacak. Açıklarınızı , eksiklerinizi önceden görüp bu yolda başlamak her zaman daha iyi olacaktır.
Şimdi okuduğunuz bu yazıda hala geç kaldığınız bir durum varsa hiç durmadan harekete geçin ve açığınızı kapatmaya çalışın..
Ekmek aslanın ağzında falan değil artık..
Zihnimize takılan konulardan bir tanesi de tek başıma çalışarak yapabilir miyim ? Dershaneye gitmeden olmaz mı ? diye sorulan sorulara yanıt verelim. Ben ne olursa olsun dershaneye tek başına çalışmaya biraz zor bakıyorum. Kendisini çok iyi motive edip kendi eksikliklerini bilmeli , konuların altyapısını iyi öğrenebilmeli.. Hele eğitim bilimlerinde ki hiç yanlışı kabul etmeyen ve nasıl öğrendiysen o şekilde aklında kalan bir ders.. Riske girmeye bir durum olmadığını düşünüyorum. Erken davranıp dershanelerin yaptığı kampanyalardan yararlanıp fiyatı taksit bile yaptırabilirsiniz. Bursunuzun bir miktarıyla bile dershane ücretinizi ödeyebilirsiniz.. İkinci yıl için dershaneye gerek yok diye düşünüyorum. Çünkü dershanede altyapı oluşturulmuştur artık. Geriye test çözmek kalmıştır.. ; )
İkinci yazı dizimizde görüşmek dileğiyle..
Hoşçakalın arkadaşlar.. = )
Son Yorumlar..